Kanser tanısı, birçok kişinin hayatında karşılaşabileceği karmaşık ve stresli bir süreçtir. Ancak, doğru yöntemler ve testlerle erken teşhis mümkün olabilir. Peki, bu tanı süreci nasıl işler? Hangi yöntemler kullanılır? Bu yazıda, kanser tanısında kullanılan yöntemlerden testlere, tanı sürecinin aşamalarından erken teşhisin önemine kadar kapsamlı bir yolculuğa çıkacağız. Unutmayın, erken tanı hayat kurtarır ve bu süreci anlamak, hem hastalar hem de yakınları için büyük fark yaratır.
Kanser tanısı genellikle şüpheli belirtilerle başlar. Doktorunuz, şikayetlerinizi dinledikten sonra sizi çeşitli testlere yönlendirebilir. Bu testler, kanserin varlığını doğrulamak, türünü belirlemek ve yayılımını saptamak için gereklidir. Görüntüleme yöntemleri, laboratuvar testleri ve biyopsi gibi farklı teknikler bir arada kullanılır. Her biri, kanser tanısında kritik roller üstlenir ve hastanın durumuna göre seçilir.
Bu süreçte en çok merak edilenlerden biri, kullanılan testlerin ne kadar güvenilir olduğudur. Aslında, hiçbir test tek başına kesin sonuç vermez. Bu yüzden birden fazla yöntemle desteklenir. Örneğin, bir röntgen ya da MR sonucu şüpheli bir kitle gösterdiğinde, biyopsi ile o kitlenin kanser olup olmadığı kesinleştirilir. Bu aşama, doktorların tedavi planını oluşturmasında temel taşlardan biridir.
Kanser tanısında kullanılan yöntemler sadece hastalığın varlığını ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda hastalığın hangi evrede olduğunu, hangi organları etkilediğini ve tedaviye nasıl yanıt vereceğini anlamaya da yardımcı olur. Bu nedenle, tanı süreci sabır ve titizlik gerektirir. Aceleye getirilmemeli, her testin sonuçları dikkatle değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, kanser tanısı karmaşık ama yönetilebilir bir süreçtir. İyi bir doktor-hasta iletişimi, doğru testlerin zamanında yapılması ve sonuçların dikkatlice yorumlanması, bu sürecin en önemli parçalarıdır. Kanserle mücadelede en büyük silahımız erken teşhis ve bilinçli yaklaşımdır. Bu yüzden, vücudunuzdaki değişiklikleri asla ihmal etmeyin ve düzenli sağlık kontrollerinizi aksatmayın.
- Kanser tanısı ne kadar sürer? Tanı süresi, yapılan testlerin türüne ve hastanın durumuna göre değişir. Bazı durumlarda birkaç gün, bazen haftalar sürebilir.
- Biyopsi acı verir mi? Biyopsi türüne bağlı olarak hafif rahatsızlık hissedilebilir, ancak genellikle lokal anestezi ile yapılır ve ağrı minimum seviyededir.
- Görüntüleme testleri ne kadar güvenilir? Görüntüleme testleri kanserin yerini ve büyüklüğünü anlamada çok faydalıdır ancak kesin tanı için biyopsi gereklidir.
- Erken tanı kanser tedavisini nasıl etkiler? Erken tanı, tedavi seçeneklerini artırır, başarı şansını yükseltir ve yaşam kalitesini iyileştirir.
- Kanser tanısı konulduktan sonra ne yapılmalı? Tanı sonrası doktorunuzla tedavi planınızı detaylıca konuşmalı, gerekirse ikinci görüş almalısınız.
Kanser Tanısında Kullanılan Görüntüleme Yöntemleri
Kanser tanısında görüntüleme yöntemleri, hastalığın varlığını tespit etmek ve yayılımını anlamak için ilk ve en önemli adımlardan biridir. Peki, bu yöntemler nasıl çalışır ve neden bu kadar önemlidir? Görüntüleme teknikleri, vücuttaki anormal dokuları, tümörleri veya diğer şüpheli alanları net bir şekilde görmemizi sağlar. Böylece doktorlar, tedavi planını en doğru şekilde oluşturabilir.
En sık kullanılan görüntüleme yöntemlerinden biri röntgendir. Basit ve hızlı bir işlem olan röntgen, özellikle kemiklerdeki tümörlerin tespitinde oldukça etkilidir. Ancak, yumuşak dokularda detaylı bilgi vermekte sınırlı kalabilir. Bu yüzden genellikle diğer yöntemlerle desteklenir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR), yumuşak dokuların detaylı görüntülenmesinde öne çıkar. MR, manyetik alan ve radyo dalgaları kullanarak vücudun içini katman katman gösterir. Bu sayede beyin, omurga, kaslar ve iç organlardaki kanserli dokular daha net görülebilir. Üstelik radyasyon kullanmaması, MR’ı daha güvenli kılar.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) ise, röntgenin gelişmiş hali gibi düşünülebilir. BT, vücudu ince dilimler halinde tarar ve üç boyutlu görüntüler oluşturur. Bu yöntem, kanserin büyüklüğünü, yerini ve çevre dokulara yayılımını anlamak için vazgeçilmezdir. Özellikle akciğer, karaciğer ve pankreas kanserlerinde sıkça tercih edilir.
Bir diğer önemli yöntem Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)’tir. PET, vücutta yüksek enerji kullanan kanser hücrelerini tespit etmekte üstündür. Küçük bir radyoaktif madde hastaya enjekte edilir ve bu madde kanserli hücreler tarafından daha çok emilir. PET taraması, kanserin vücuttaki yayılımını ve tedaviye yanıtını değerlendirmede kritik rol oynar.
Şimdi biraz da bu yöntemlerin avantajlarından ve sınırlamalarından bahsedelim. Örneğin, röntgen hızlı ve ucuz olsa da, bazı kanser türlerini erken aşamada fark etmekte zorlanabilir. MR ise detaylı görüntü verse de, maliyeti yüksek ve her hastaya uygulanamayabilir. BT, hızlı sonuç verir ancak radyasyon içerdiği için dikkatli kullanılmalıdır. PET taraması ise oldukça hassas olmakla birlikte, her merkezde bulunmayabilir ve maliyeti yüksek olabilir.
Tablo: Kanser Tanısında Yaygın Görüntüleme Yöntemleri
Yöntem | Özellikleri | Avantajları | Sınırlamaları |
---|---|---|---|
Röntgen | İyonize ışın kullanır, kemik ve bazı yumuşak dokular görüntülenir | Hızlı, ucuz, yaygın | Detay az, erken evre kanser tespiti zor |
MR | Manyetik alan ve radyo dalgaları ile detaylı görüntü | Radyasyon yok, yumuşak doku detaylı | Maliyet yüksek, bazı hastalar için uygun değil |
BT | İyonize ışın ile kesitsel görüntüleme | Hızlı, 3D görüntü, yaygın kullanım | Radyasyon içerir, maliyet orta |
PET | Radyoaktif madde ile metabolik aktivite ölçümü | Kanser hücrelerini hassas tespit | Yüksek maliyet, sınırlı erişim |
Görüntüleme yöntemlerinin doğru seçimi, hastanın durumuna, kanser türüne ve doktorun deneyimine bağlıdır. Her yöntemin kendine has güçlü ve zayıf yanları vardır. Örneğin, meme kanseri şüphesinde mamografi ve MR birlikte kullanılabilirken, beyin tümörlerinde MR önceliklidir. Bu yüzden, doktorunuz size en uygun yöntemi belirleyecektir.
Son olarak, bu yöntemler sadece teşhis aşamasında değil, tedavi sürecinde de büyük önem taşır. Kanserin tedaviye yanıtını izlemek, nüksü erken fark etmek için periyodik görüntülemeler yapılır. Bu da tedavi planının gerektiğinde revize edilmesini sağlar.
- Görüntüleme yöntemleri kanseri kesin olarak tespit eder mi? Görüntüleme, kanser şüphesini artırır ancak kesin tanı için biyopsi gereklidir.
- Radyasyon içeren yöntemler zararlı mı? Kontrollü ve gerekli durumlarda kullanıldığında riskler minimumdur.
- MR çekimi sırasında ağrı hissedilir mi? Hayır, MR ağrısızdır ancak kapalı alanda kalmak bazı kişilerde rahatsızlık yaratabilir.
- PET taraması ne zaman tercih edilir? Kanserin yayılımını ve tedaviye yanıtını değerlendirmek için kullanılır.
Laboratuvar Testleri ve Biyopsi Süreci
Kanser tanısında laboratuvar testleri ve biyopsi, adeta bir dedektifin ipuçlarını toplaması gibidir. Bu süreç, hastalığın varlığını netleştirmek ve türünü belirlemek için kritik öneme sahiptir. Laboratuvar testleri, genellikle kan, idrar veya diğer vücut sıvılarından alınan örnekler üzerinde yapılır. Bu testler, vücuttaki anormal hücrelerin varlığını gösteren tümör belirteçleri gibi maddeleri tespit etmeye yarar. Ancak, bazen bu testler tek başına kesin tanı koymak için yeterli olmaz; işte burada biyopsi devreye girer.
Biyopsi, kanser tanısında altın standarttır. Basitçe söylemek gerekirse, biyopsi sırasında şüpheli dokudan küçük bir parça alınır ve mikroskop altında incelenir. Bu işlem, kanser hücrelerinin varlığını, tipini ve derecesini anlamamızı sağlar. Biyopsi türleri arasında ince iğne aspirasyon biyopsisi, kalın iğne biyopsisi, cerrahi biyopsi ve endoskopik biyopsi gibi farklı yöntemler bulunur. Hangi yöntemin seçileceği, kanserin türüne, yerine ve hastanın genel durumuna bağlıdır.
Örneğin, meme kanseri şüphesinde genellikle ince iğne biyopsisi tercih edilirken, karaciğer veya akciğer gibi organlarda kalın iğne biyopsisi daha yaygın olabilir. Cerrahi biyopsi ise, genellikle daha büyük doku parçalarının alınması gerektiğinde veya diğer yöntemlerin yeterli bilgi vermediği durumlarda uygulanır. Bu süreç, hastalar için korkutucu görünebilir ama aslında oldukça hızlı ve genellikle lokal anestezi altında yapılır.
Laboratuvar testleri ve biyopsi sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da, sonuçların yorumlanmasıdır. Çünkü bazen test sonuçları belirsiz olabilir ve ek testler gerekebilir. Bu yüzden, deneyimli bir patoloji uzmanının değerlendirmesi şarttır. Patologlar, kanser hücrelerinin yapısını inceleyerek, hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğunu ve hangi tedavi yöntemlerinin uygun olacağını belirler.
Şunu hiç unutmamak gerekir ki, laboratuvar testleri ve biyopsi sadece tanı koymakla kalmaz, aynı zamanda tedavi planının şekillenmesinde de yol gösterir. Örneğin, biyopsi sonuçları kanserin agresifliğini ortaya koyar ve bu bilgi, cerrahi mi, kemoterapi mi yoksa radyoterapi mi uygulanacağına karar verilmesinde kullanılır. Ayrıca, bazı biyopsi türleri genetik testlerle desteklenerek, hedefe yönelik tedavi seçeneklerine kapı aralar.
Test/Biyopsi Türü | Açıklama | Kullanım Alanı |
---|---|---|
Kan Testleri | Tümör belirteçleri ve genel sağlık durumu değerlendirilir. | Çeşitli kanser türlerinde tarama ve takip. |
İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi | Şüpheli dokudan ince iğne ile hücre örneği alınır. | Meme, tiroid, lenf nodları gibi yüzeysel dokular. |
Kalın İğne Biyopsisi | Daha büyük ve sağlam doku örneği alınır. | Karaciğer, akciğer, kemik gibi derin dokular. |
Cerrahi Biyopsi | Operasyon sırasında büyük doku parçası veya tümör çıkarılır. | Kesin tanı ve tedavi planlaması için. |
Sonuç olarak, laboratuvar testleri ve biyopsi süreci, kanser tanısının olmazsa olmaz parçalarıdır. Bu aşamada sabırlı olmak, doğru testleri yaptırmak ve uzman görüşlerine kulak vermek oldukça önemlidir. Çünkü her test, hastalığın gizemini biraz daha çözer ve tedavi yolunda sağlam adımlar atılmasını sağlar.
- Biyopsi işlemi ne kadar sürer? Genellikle 15-30 dakika arasında tamamlanır ve çoğunlukla lokal anestezi ile yapılır.
- Laboratuvar testleri kanserde kesin tanı koyar mı? Tek başına genellikle yeterli değildir, biyopsi ile desteklenmelidir.
- Biyopsi sonrası ağrı olur mu? Hafif bir rahatsızlık olabilir, ancak genellikle kısa sürelidir ve kontrol altına alınabilir.
- Tümör belirteçleri nedir? Kanser hücrelerinin ürettiği veya etkilediği maddelerdir, tanı ve takibe yardımcı olur.
- Biyopsi sonuçları ne zaman çıkar? Çoğunlukla 3-7 gün içinde sonuçlanır, ancak bazı özel testler daha uzun sürebilir.
Erken Tanının Önemi ve Risk Faktörleri
Kanser denildiğinde akla genellikle korku ve belirsizlik gelir. Ama işin aslı şu ki, erken tanı hayat kurtarır. Kanser hücreleri vücutta çoğalmaya başladığında, onları ne kadar erken fark edersek, tedavi o kadar etkili olur. Erken evrede yakalanan kanserler, çoğunlukla daha az invaziv tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilir ve iyileşme şansı çok daha yüksektir. Peki, neden erken tanı bu kadar önemli? Çünkü kanser ilerledikçe, yayılma riski artar ve tedavi süreci zorlaşır.
Erken tanının önemi sadece tedavi başarısında değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesinde de kendini gösterir. Kanser teşhisi konduğunda, hastalar genellikle büyük bir stres yaşar. Ama erken aşamada yakalanan kanser, hem tedavi sürecini kısaltır hem de hastanın günlük yaşamına daha hızlı dönmesini sağlar. Bu yüzden düzenli sağlık kontrolleri ve taramalar hayati önemdedir.
Tabii ki, her kanser türü için risk faktörleri farklıdır. Ama genel olarak, bazı alışkanlıklar ve çevresel etmenler kanser riskini artırır. Sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı ve çevresel toksinlere maruz kalmak en bilinen risk faktörlerindendir. Ayrıca genetik yatkınlık da göz ardı edilmemelidir. Aile geçmişinde kanser olan bireylerin, düzenli kontrollerini aksatmaması gerekir.
Risk faktörleri arasında bazen gözden kaçan ama oldukça etkili olan unsurlar da vardır. Örneğin, güneş ışınlarına aşırı maruz kalmak cilt kanseri riskini artırabilir. Aynı şekilde, bazı meslek gruplarında kimyasal maddelere maruz kalma durumu da kanser gelişimini tetikleyebilir. Bu yüzden, risk altında olan kişilerin yaşam tarzlarını gözden geçirmesi ve gerekli önlemleri alması çok önemlidir.
Erken tanı için en etkili yöntemlerden biri düzenli tarama programlarına katılmaktır. Bu programlar, kanserin belirli türlerini henüz belirti vermeden önce tespit edebilmek için tasarlanmıştır. Örneğin, meme kanseri için mamografi, rahim ağzı kanseri için Pap smear testi, kolon kanseri için kolonoskopi gibi testler düzenli aralıklarla yapılmalıdır. Bu testler sayesinde, kanser öncesi lezyonlar veya erken evre kanserler fark edilip hemen müdahale edilebilir.
Unutmayın: Kanserle mücadelede en büyük silah, bilgi ve farkındalıktır. Kendi vücudunuzu tanıyın, risk faktörlerinizi bilin ve düzenli doktor kontrollerinizi ihmal etmeyin. Erken tanı, sadece bir kelime değil, hayatınızı değiştirebilecek bir fırsattır.
- Erken tanı kanseri tamamen önler mi?
Erken tanı kanserin önlenmesi değil, erken evrede tespit edilmesini sağlar. Bu da tedavinin başarısını artırır ve yaşam süresini uzatır. - Hangi yaşta tarama yaptırmalıyım?
Tarama yaşları kanser türüne göre değişir. Örneğin, meme kanseri taraması genellikle 40 yaşından sonra önerilir. Doktorunuzla konuşarak size uygun tarama programını öğrenebilirsiniz. - Risk faktörlerimi değiştirebilir miyim?
Evet, sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri riskinizi azaltabilir. - Biyopsi erken tanı sürecinde ne kadar önemli?
Biyopsi, kanser tanısını kesinleştiren en önemli testlerden biridir. Hücrelerin incelenmesiyle kanser olup olmadığı netleşir. - Tarama testleri ne kadar sıklıkla yapılmalı?
Bu, kişisel risk faktörlerinize ve yaşınıza bağlıdır. Genel olarak, yılda bir veya iki yılda bir yapılan testler önerilir.
Tanı Sonrası İzleme ve Tedavi Planlaması
Kanser tanısı konulduktan sonra, asıl zorlu süreç başlar: izleme ve tedavi planlaması. Bu aşama, hastanın yaşam kalitesini doğrudan etkiler ve tedavinin başarısını belirler. Peki, tanı sonrası süreç neden bu kadar kritik? Çünkü her kanser türü farklıdır ve tedavi seçenekleri kişiye özel olarak şekillendirilmelidir. Burada önemli olan, sadece hastalığı yok etmek değil, aynı zamanda hastanın yaşamını mümkün olan en konforlu şekilde sürdürmesini sağlamaktır.
İzleme süreci, tedavi boyunca ve sonrasında hastanın durumunun düzenli olarak kontrol edilmesi anlamına gelir. Bu kontroller, kanserin ilerleyip ilerlemediğini, tedaviye nasıl yanıt verildiğini ve olası yan etkilerin yönetilmesini sağlar. Genellikle bu takipler, belirli aralıklarla yapılan görüntüleme testleri, kan testleri ve fizik muayenelerden oluşur. Burada multidisipliner yaklaşım devreye girer; onkologlar, radyologlar, patologlar ve diğer sağlık profesyonelleri bir arada çalışarak en doğru tedavi planını oluşturur.
Tedavi planlaması ise kanserin türü, evresi, hastanın genel sağlık durumu ve yaşam tarzı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi farklı yöntemler tek başına ya da kombinasyon halinde uygulanabilir. Burada önemli olan, tedavi seçeneklerinin avantajları ve olası yan etkilerinin hastayla açıkça konuşulmasıdır. Çünkü tedavi süreci, sadece tıbbi bir karar değil, aynı zamanda hastanın psikolojik ve sosyal durumunu da etkileyen bir yolculuktur.
Bu noktada, hastaların ve yakınlarının sıkça sorduğu bazı sorulara değinmek faydalı olacaktır:
- Tedavi ne kadar sürecek? Tedavi süresi kanserin türüne ve evresine göre değişir. Bazı tedaviler haftalarca, bazıları ise aylarca sürebilir.
- Yan etkilerle nasıl başa çıkabilirim? Tedavi sırasında oluşabilecek yan etkiler için doktorunuz destek sağlar. Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlar da yardımcı olabilir.
- İzlem sırasında nelere dikkat etmeliyim? Düzenli kontrolleri aksatmamak, belirtileri takip etmek ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını sürdürmek çok önemlidir.
Sonuç olarak, tanı sonrası izleme ve tedavi planlaması, kanserle mücadelede en kritik adımlardan biridir. Bu süreçte hastanın aktif rol alması, doktorlarıyla açık iletişim kurması ve tedaviye uyum sağlaması tedavinin başarısını artırır. Kanserle savaş, sadece bir tedavi süreci değil; aynı zamanda sabır, kararlılık ve umut dolu bir yolculuktur.
Sıkça Sorulan Sorular
- Kanser tanısı koymak için hangi görüntüleme yöntemleri kullanılır?
Kanser tanısında en sık kullanılan görüntüleme yöntemleri arasında röntgen, manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) bulunur. Bu teknikler, vücuttaki tümörlerin yerini, büyüklüğünü ve yayılımını belirlemek için kullanılır. Her yöntemin kendine özgü avantajları vardır; örneğin MR yumuşak dokuları çok net gösterirken, BT hızlı ve detaylı kesitler sunar.
- Biyopsi nedir ve neden önemlidir?
Biyopsi, kanser tanısında kesin teşhis koymak için kullanılan altın standart yöntemdir. Dokudan küçük bir örnek alınarak laboratuvarda incelenir. Bu sayede hücrelerin kanserli olup olmadığı, kanser türü ve agresifliği belirlenebilir. Biyopsi olmadan sadece görüntüleme ile kesin tanı koymak mümkün değildir.
- Kanser tanısında kan testleri ne kadar güvenilirdir?
Kan testleri, tümör belirteçleri gibi kanserde bazı ipuçları verebilir ancak tek başına tanı koymak için yeterli değildir. Bu testler genellikle diğer tanı yöntemleriyle birlikte kullanılır ve hastalığın seyrini takip etmekte yardımcı olur. Tek başına kan testi kanser teşhisi için yeterli güvenilirlik sağlamaz.
- Erken tanı neden bu kadar kritik?
Erken tanı, kanser tedavisinde başarı şansını büyük ölçüde artırır. Kanser erken evrede yakalandığında, tedavi seçenekleri daha etkili ve hastanın yaşam kalitesi daha yüksek olur. Ayrıca erken tanı, tedavi maliyetlerini düşürür ve komplikasyon riskini azaltır. Düzenli tarama programlarına katılmak bu yüzden hayati önem taşır.
- Kanser risk faktörleri nelerdir?
Kanser gelişiminde birçok risk faktörü rol oynar. Bunlar arasında sigara kullanımı, sağlıksız beslenme, aşırı alkol tüketimi, genetik yatkınlık, çevresel toksinlere maruz kalma ve kronik enfeksiyonlar sayılabilir. Risk faktörlerini bilmek ve mümkün olduğunca azaltmak, kanserden korunmada büyük fark yaratır.
- Tanı sonrası süreç nasıl işler?
Kanser tanısı konduktan sonra multidisipliner bir ekip tarafından hastanın durumu değerlendirilir. Tedavi planı, kanser türü, evresi ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınarak belirlenir. Tedavi süreci boyunca düzenli izlem yapılır ve gerekirse tedavi şekli revize edilir. Bu süreçte hastanın psikolojik desteğe de ihtiyacı olabilir.
- Multidisipliner yaklaşım ne demektir?
Multidisipliner yaklaşım; onkolog, radyolog, patolog, cerrah ve diğer sağlık profesyonellerinin bir arada çalışarak hastaya en uygun tedavi planını oluşturmasıdır. Bu yöntem, hastanın tüm yönleriyle değerlendirilmesini sağlar ve tedavi başarısını artırır. Kanser gibi karmaşık hastalıklarda bu ekip çalışması olmazsa olmazdır.
- Kanser tarama programları hangi sıklıkla yapılmalıdır?
Tarama programlarının sıklığı, kanser türüne ve bireysel risk faktörlerine bağlıdır. Örneğin, meme kanseri için 40 yaşından sonra yıllık mamografi önerilirken, kolon kanseri için 50 yaşından itibaren düzenli kolonoskopi yapılması tavsiye edilir. Doktorunuzla görüşüp size uygun tarama programını belirlemek en doğrusudur.
- Kanser tanısında kullanılan testler ağrılı mıdır?
Görüntüleme testleri genellikle ağrısızdır ve hızlıca tamamlanır. Ancak biyopsi işlemi, alınan dokuya ve yönteme bağlı olarak hafif rahatsızlık veya ağrı verebilir. Lokal anestezi uygulanarak bu süreç daha konforlu hale getirilir. Test sırasında ve sonrasında doktorunuz size gerekli bilgileri ve destekleri sağlar.
- Kanser tanısında yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlar olabilir mi?
Evet, her tanı yönteminde olduğu gibi kanser tanısında da yanlış pozitif (kanser yokken pozitif sonuç) veya yanlış negatif (kanser varken negatif sonuç) durumları görülebilir. Bu yüzden birden fazla test ve yöntem birlikte kullanılır. Doktorlar, tanı koyarken tüm bulguları değerlendirir ve kesin sonuca ulaşmaya çalışır.